
Havacılık ve uzay mühendisliği Taban Puanları
Havacılık ve uzay mühendisliği Taban Puanları
Havacılık ve uzay mühendisliği nedir?
Havacılık ve uzay mühendisliği, insanlı ve insansız hava ve uzay araçlarının geliştirilmesiyle ilgili bir mühendislik dalıdır. Havacılık ve uzay mühendisliği bölümü mezunları; uçak, helikopter, roket, füze gibi hava araçları ile uydu gibi uzay taşıtlarının tasarımı, üretimi, testleri, performansları ve araştırma-geliştirme çalışmaları ile ilgilenir.
Alınan dersler:
Havacılık ve uzay mühendisliği eğitimi, 4 ya da 5 yılda tamamlanmaktadır. Bu alanda işgücü talebine yanıt vermek için kurulmuş olan bölüm, elektrik mühendisliği ya da makine mühendisliği kadar eski değildir, ancak giderek büyüyen yetenek boşluğunu doldurmak için öğrenciler arasında oldukça popülerdir. Genel olarak lisans programlarında öğrenciler özellikle tasarım teknolojisi, malzeme bilimi,
fizik,kimya,malzemeler mekaniği,matematik,uçuş mekaniği,mühendislik termodinamiği,bilgisayar programlama, telekomünikasyon, uzay sistemleri, araç tasarımı gibi konular üzerine yoğunlaşırken dersler, laboratuvar ve saha çalışmaları ile desteklenir.
Çalışma alanları:
Havacılık ve uzay mühendisliği eğitimi almak ve kendilerine başarılı bir gelecek hazırlamak isteyen öğrenciler, bu alanda yurtdışında en ileri teknoloji ve uluslararası şirketlerde çalışma fırsatı bulacaktır. Havacılık ve uzay mühendisleri, günümüzde sivil ve askeri uçakların, füzelerin, silah sistemlerinin, uyduların, uzay araçlarının tasarım, geliştirme, koruma ve performansı ile ilgilenirler. Bu nedenle havacılık ve uzay mühendisliği iş imkanları sunan sektörlerde oldukça geniştir. Özel ya da devlete bağlı hava yolları şirketlerinde, uzay ve havacılık sanayinde, uçak sanayinde, makine ve kimya endüstrisinde iş imkanları bulurlar. Bunlar şu şekildedir:
Uzay mühendisi
Havacılık mühendisi
Uzay aracı tasarımcısı
CAD teknisyeni
Uçak mühendisi
Tasarım
Üniversite Adı | Bölüm | Puan Türü | Kont / Yer | Taban Puan | Başarı Sırası |
Orta Doğu Teknik Üniversitesi(Ankara) (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) | SAY | 88 | 524,17 | 5.000 |
İzmir Ekonomi Üniversitesi (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) Burslu) | SAY | 6 | 497,4 | 19.247 |
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) | SAY | 468,87 | 40.619 | |
Atılım Üniversitesi (Ankara) (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (Burslu) | SAY | 7 | 467,56 | 41.761 |
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Ankara) (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (Burslu) | SAY | 8 | 458,14 | 49.541 |
Ostim Teknik Üniversitesi (Ankara) (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (Burslu) | SAY | 6 | 458,03 | 49.644 |
İstanbul Aydın Üniversitesi (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (Burslu) | SAY | 6 | 444,72 | 61.273 |
Samsun Üniversitesi (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği | SAY | 52 | 430,67 | 74.247 |
Gaziantep Üniversitesi (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) | SAY | 41 | 426,53 | 78.185 |
Adana Alparslan Türkeş Bilim Ve Teknoloji Üniversitesi (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) | SAY | 62 | 367,44 | 147.928 |
Hasan Kalyoncu Üniversitesi (Gaziantep) (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (Burslu) | SAY | 13 | 366,93 | 148.657 |
İzmir Ekonomi Üniversitesi (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (%50 indirimli ) | SAY | 37 | 360,62 | 158.157 |
Tarsus Üniversitesi (Mersin) (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği | SAY | 41 | 340,1 | 194.331 |
Atılım Üniversitesi (Ankara) (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (%50 indirimli ) | SAY | 42 | 337,08 | 200.470 |
İskenderun Teknik Üniversitesi (Hatay) (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği | SAY | 41 | 323,93 | 229.148 |
Hasan Kalyoncu Üniversitesi (Gaziantep) (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (%50 indirimli ) | SAY | 12 | 308,33 | 269.078 |
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Ankara) (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (%50 indirimli ) | SAY | 5 | 306,05 | 275.481 |
Ostim Teknik Üniversitesi (Ankara) (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (%50 indirimli ) | SAY | 34 | 299,92 | 293.761 |
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Ankara) (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (İngilizce) (%50 indirimli ) | SAY | 40 | 299,91 | 293.804 |
İstanbul Ayd谋n Üniversitesi (Vakıf) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (ingilizce ) (ücretli) | SAY | 34 | 299,09 | 296.349 |
Adana Alparslan Türkeş Bilim Ve Teknoloji Üniversitesi (Devlet) | Havacılık ve Uzay Mühendisliği (ingilizce) (KKTC uyruklu) | SAY | 2 | – | – |

Akademik Başarı Seni Bulmaz, Sen Onu Yakalamalısın
Sevgili gençler, değerli ebeveynler,
Bu yazımızda “Akademik başarı nedir? Nasıl elde edilir? “ sorularını, uzman görüşlerinden hareketle uzun uzadıya ele alacağız. Ancak, başlığımızda yer verdiğimiz deyiş, sadece birkaç kelimeyle bu sorunun özet cevabını vermiş durumda değil mi?
Evet, başarı bizi bulmaz, biz onu yakalarız.
Başarı Nedir, Ne Değildir?
Öncelikle başarının ne olduğuna bakalım isterseniz.
- Hayal etmektir.
- Kişinin kendi becerilerinin farkında olarak, buna uygun hedefler belirlemesidir.
- Gerçekten istemek, azmetmektir.
- Düzenli ve planlı çalışmaktır.
- Pes etmemektir.
Peki, başarı ne değildir?
- Herkes için aynı şekilde formüle edilebilecek bir şey değildir.
- Sadece umut ederek elde edilecek bir şey de değildir.
- “Şansım yaver giderse olur ” denecek bir şey hiç değildir.
- Bugünden yarına, bir gecede elde edilecek bir şey asla değildir.
- “Denedim ama olmadı işte “ diyenlerin yakalayabileceği bir şey, hiç ama hiç değildir.
Şimdi dilerseniz çerçeveyi biraz daraltalım ve akademik başarı üzerine odaklanalım.
Akademik Başarı Nedir?
Kabul etmek gerekir ki, mevcut eğitim sistemimizde akademik başarı, maalesef öğrencilerin sınavlarda aldıkları puanlara eşitlenmektedir. Çocuklarımızın akademik başarılarını, sadece ders sınavlarında aldıkları notlarla ya da lise ya da üniversite sınavlarında gösterdikleri performansla ölçmeye kalkmak, onlara yaptığımız en büyük haksızlıklardan biri değil mi? Peki, o zaman akademik başarıyı nasıl tanımlamak gerekiyor?
Akademik başarı, öğrencinin zihinsel kapasitesi ve öğrenme potansiyeline uygun olarak belirlenmiş hedeflere ulaşma becerisidir. Çoklu zeka kuramının geliştirilmesiyle birlikte, birden fazla zeka türüne sahip olduğumuzu ve her bir zeka türünün aynı oranda güçlü olmadığını biliyoruz artık. Ancak bildiğimiz bir diğer bilimsel gerçek de, bireysel öğrenme becerilerimize uygun öğretim teknikleri ve araçlar kullanıldığında, sahip olduğumuz farklı zeka türlerini geliştirebildiğimizdir.
Zihinsel yetenek ve beceri, akademik başarı için gerekli ancak yeterli değildir. Bir diğer ifadeyle, bunlar başarıya giden yolun yapı taşlarından sadece bir kısmını oluşturur. Ancak bu yolu sonuna kadar tamamlayabilmek için, başka yapı taşları da döşemek gerekir. Neler mi?
- Gerçekçi hedefler
- Kendine güven
- Azim ve kararlılık
- Planlı ve düzenli çalışma
- Vazgeçmeme
- Aile, öğretmen ve okul desteği
Görüldüğü üzere, yol uzun, yol meşakkatli ve zorlayıcıdır. Ancak sonuna kadar gitmek imkansız değildir. En kıymetlimiz olan çocuklarımızın bu zorlu yolculuğu tamamlamalarında, ebeveynlere, öğretmenlere ve okullara epey bir iş düşmektedir.
Akademik Başarıda Ailenin Önemi
Çocuklarımızın akademik yolculuklarını başarıyla tamamlamaları için, maddi ve manevi tüm imkanlarımızı seferber etmekten kaçınmıyoruz. Ancak, onların iyiliğini için diyerek ortaya koyduğumuz bazı tutum ve davranışlarımızın, faydadan çok zarar verebileceğini de göz ardı etmememiz gerekiyor.
Koşulsuz Sevin Ve İlginizi Esirgemeyin
Ebeveynler olarak sevgi ve ilginizi, çocuklarınızı ödüllendirmek ya da cezalandırmak amacıyla bir araç olarak kullanmayın.
Çocuğunuzun zihninde, “Ne kadar iyi not alırsam ailem beni o kadar çok sever” düşüncesinin oluşması, özgüven ve özsaygı kaybına neden olur ki, akademik başarısının önündeki en büyük setlerden biri budur. Bırakın çocuğunuz sizin sevginizi hak etmek için değil, geleceğine dair hedeflerine ulaşabilmek için çalışsın.
Çocuğunuzun Yetenek Ve İlgi Alanlarını Keşfedin
Ailenin en önemli sorumluluklarından biri çocuklarına doğru rehberlik edebilmektir. Bu anlamda çocuklarınızın yetenek ve ilgi alanlarının farkında olmanız, onların kariyer yolculuklarında doğru rehberlik edebilmeniz açısından önemlidir.
Bir diğer önemli husus da, çocuğunuzun kendi yetenek farkına varmasını sağlamanızdır. Dolayısıyla, “Ne kadar güzel resim yapmışsın, Yazdığın kompozisyon çok güzel olmuş, Matematik ödevini doğru yapmışsın” şeklindeki cümlelerle, onları hem takdir hem de teşvik edin.
Konuşun Ve Dinleyin
Çocuğunuzla kuracağınız sağlıklı bir iletişim, onu önemsediğinizi, fark ettiğiniz ve dinlemeye hazır olduğunuzu gösterir. Yanı sıra, siz bir takım çıkarımlar yapmak zorunda kalmadan, kendisini, kendi cümleleriyle anlatmasına da fırsat yaratırsınız. Ayrıca, güçlü bir iletişim, çocuğunuzun hayallerinin neler olduğunun farkına varmanızı da sağlayacaktır.
Başkalarıyla Kıyaslamayın Ve Gerçekçi Hedefler Belirlemesine Destek Olun
Çocuğunuzun rakibi bir başka çocuk değil kendisi, hedefi de başkalarını geçmek değil, kendini bir adım öteye taşıyabilmek olmalıdır. Çocuğunuza kapasitesinin üzerinde hedefler koymanız, onun kaygı duymasına neden olabileceği gibi, ulaşamadığında başarısızlık duygusu geliştirmesine neden olur.
En Büyük Başarısızlığın Vazgeçmek Olduğunu Anlatın
Başarıya giden uzun yol dikensiz gül bahçesi değildir. Bu yolda tökezlenir, düşülür, yara alınır. Ama yolu tamamlamak için tekrar ayağa kalkıp yürümeye devam etmek gerekir. İşte bunu çocuklarımıza anlatmalı ve kendimiz de bu anlamda onlara rol model olmalıyız.
Sınavda kötü bir not mu aldı? “ Bu sonuca üzüldüğünün farkındayım, ancak eksiklerini fark edip giderirsen, bir sonraki sınavda başarılı olacağına eminim” tarzı bir yaklaşım, onların da vazgeçmeden yola devam edebilmeleri için gerekli güç ve cesareti toparlamalarına yardımcı olacaktır.
Sorumluluk Verin
Kişinin sorumluluklarını üstelenmeden başarı elde etmesi söz konusu olamaz. Çocuğunuza küçük yaşlardan itibaren ev işleriyle ilgili yaşına uygun sorumluluklar verin. Sorumluluk, çocukların başarı ve başarısızlığın sonuçlarının neler olabileceğini daha kolay kavramalarını ve düzenli ders çalışma alışkanlığı edinmelerini de sağlamaktır.
Gerektiğinde Özel Derslerle Destekleyin
Çocuğunuzun zorlandığı dersler olduğunu düşünüyorsanız, kendisiyle de konuşarak bu konuda özel ders desteği sağlayın. Bire bir yapılan özel dersler, çocuğunuza uygun öğrenme yöntemlerini keşfetmeniz açısından da faydalı olacaktır.
Akademik Başarıda Öğretmenin Önemi
Öğrencilerin akademik başarıları üzerindeki en etkili halkalardan biri öğretmenlerdir. Onlar sadece ders veren kişiler değil, yeri geldiğinde bir anne, baba ya da psikolog rolünü üstlenirler.
Çocuklarımızın akademik ve sosyal becerilerini üst seviyelere taşımalarını sağlamak üzere, onları bir hamur gibi şekillendirmeye çalışan sihirli bir değnek misalidir öğretmenler. Öğrencinin kendisini güvenli bir ortamda hissetmesi, arkadaşlarıyla olumlu sosyal ilişkiler geliştirmesi, sınıf içinde soru sorabilecek bir özgüven elde etmesi ancak ve ancak öğretmenin yarattığı olumlu iklim sayesinde gerçekleşir.
İyi bir öğretmen,
- Öğrencinin bilişsel ve sosyal gelişim becerileri kazanmasında en önemli rolü üstlenendir.
- Her bir öğrencinin öğrenme stratejisinin ne olduğunu tespit edebilen, akademik hedeflerin neler olması gerektiğiyle ilgili aileye geri bildirim verendir.
- Kullandığı farklı öğretim teknik ve materyalleriyle, dersin farklı öğrenme becerilerine sahip tüm öğrenciler tarafından algılanmasını sağlayandır.
- Öğrencinin kendi beceri ve yeteneklerinin farkına varmasını sağlayan kişidir.
- Yapamadıkları nedeniyle öğrenciyi cezalandırmadan, eksiklerinin farkına varması ve giderebilmesi için destek verendir.
- İyi olduğu konularda ödüllendirerek, öğrencinin öz saygı ve güven geliştirmesini sağlayandır.
Akademik Başarıda Okulun Önemi
Çocukların yeni girdikleri bir sosyal çevrede kendilerini rahat ve güvende hissetmeleri oldukça önemlidir. Okul, çocuğun tanıştığı ilk ve en önemli sosyal çevredir. Öğrencinin kendisini okulda güvende hissetmesi, bir birey olarak kabul edildiğini ve değer verildiğini görmesi, başarısını etkileyen önemli faktörler arasında yer almaktadır.
Öğrencinin akademik başarısını destekleyecek bir okulun sağlaması gereken koşulları aşağıdaki şekilde toparlayabiliriz.
- Açık bir şekilde ortaya konmuş eğitim ve öğretim ilkesi.
- Fiziksel ve hijyen koşulları uygun olarak düzenlenmiş, kalabalık olmayan sınıflar, tuvaletler.
- Gerekli güvenlik önlemleri alınmış bir okul çevresi
- Öğrencinin okul içi yaşam kalitesini artıran sosyal ortamlar (kulüpler, kütüphane, oyun alanları, spor salonları)
- Alanında uzman bir akademik kadro ve yönetim
- Özel ve genel anlamda değerlendirme yapan PDR hizmeti
Sonuç
Akademik başarı, bugünden yarına kendiliğinden oluşan bir şey değildir. Öğrencinin zihinsel ve bilişsel kapasitesine uygun öğrenim tekniklerinin kullanılmasını, aile, öğretmen ve okul üçgeninde yürütülecek bir rehberliği gerekli kılan ve emek, çaba, ilgi, sabır ve azimle ulaşılabilecek bir sonuçtur.

Oyun Ders Formatı İle Yabancı Dil Eğitimi
Yabancı dil öğrenmenin, zihinsel gelişime katkısından, farklı ülke ve kültürlerin kapılarını aralamaya, öz güven kazanımından, iş hayatında istihdam olanaklarını artırmaya varıncaya değin sayısız faydası, bugün herkes tarafından kabul edilmektedir.
Bilimsel çalışma ve araştırmalar, biçimsel (formel) eğitim kapsamında yabancı dil öğretimi için en ideal yaşların, 10-11 arası olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, bugün hem eğitim hem dil uzmanları, okul öncesi dönemde başlayacak yabancı dil eğitiminin, daha kalıcı bir öğrenme sağladığına da dikkat çekmektedir.
Okul öncesi dönem, çocukların yabancı dili bir bütünsellik içinde algıladığı ve sembollerle anlamlandırdığı dönemdir. Bu dönemde öğrenme, oyunlar ve eğlenceli aktivitelerden oluşan doğal bir ortamda gerçekleşmektedir. Zihin ve dil gelişiminin en hızlı gerçekleştiği erken çocukluk evresinde öğrenilen yabancı dil, kalıcı hafızaya kaydedilmektedir.
Oyun Ve Öğrenme Arasındaki İlişki
Benjamin Franklin’in, “Söyleneni unuturum, öğretileni hatırlarım, dahil olduğumda öğrenirim” sözü, oyun ve öğrenme arasındaki ilişkiyi en iyi ifade eden sözlerden biridir. Okul öncesi dönem de dahil olmak üzere, hayatın her evresinde en iyi öğrenme, yaşayarak, uygulayarak, yapılan hatalardan deneyim kazanarak, kısaca öğrenme sürecine dahil olarak gerçekleşmektedir.
Oyun, sadece vakit geçirmeye ve eğlenmeye yarayan bir aktivite olmanın çok ötesindedir. Çocuklar için oyun, kendilerini rahat ve özgür hissettikleri doğal bir öğrenme ortamıdır. Öğretmen için oyun ise, çocuğun dünyasına girerek, onunla iletişime geçebilmenin tek yoludur.
Günümüzde interaktif eğitimde kullanılan en etkili araç, biçimsel eğitimin ciddi yüzünü güleç hale getirerek, bilgiye erişimi cazip kılan oyunlardır. Özellikle erken çocukluk evresinde, bir amaca yönelik ve kurallar çerçevesinde oynanan oyunlar, çocuklara kalıcı bir öğrenme deneyimi kazandırmaktadır.
Yabancı Dil Öğretiminde Oyunun Rolü
3-6 yaş arası, öğrenmenin bir bütünsellik içinde gerçekleştiği ve yabancı dilin çocuk tarafından ana dil gibi algılandığı dönemdir. Çocuk oyunlar aracılığı ile duyarak, tekrarlayarak ve anlamlandırarak, farkına varmadan yabancı dili öğrenmeye başlar.
Yabancı dil eğitiminde oyunların kullanılması, çocukların o dili öğrenmek için içsel bir motivasyon edinmelerini sağlar. Çocuk, oyunlara katılabilmek, arkadaşları ve öğretmeni ile iletişime geçebilmek için, doğal bir şekilde yabancı dil öğrenme isteği geliştirir.
Öğrenme, bilgilerin pekiştirilmesi ile gerçekleşmektedir. Bu nedenle çocuklar, gündelik yaşam rutinleri içinde, yemek yerken, resim yaparken ya da uyumaya giderken, oyunlar aracılığı ile yabancı dili kullanmaya teşvik edilmelidir. Kelime öğreten renkli boyama kitapları ya da kartlar, telaffuz geliştiren şarkılar, ninniler, hem görsel hem işitsel hafızaya hitap eden sanal oyunlar, bu amaçla kullanılabilecek en etkili eğitim araçlarıdır.
Yabancı Dil Eğitiminde Kullanılacak Oyunların Özelliği
Modern eğitim sisteminin temelini, Howard Gardner tarafından ortaya konmuş olan çoklu zeka kuramı oluşturmaktır. Bu kuram gereğince, yabancı dil eğitiminde kullanılacak oyunların, farklı zeka türleri ve farklı öğrenme yeteneklerine hitap edebilir şekilde kurgulanması önemlidir.
Kulaktan kulağa kelime aktarma, kelimenin son harfi ile yeni kelime bulma türü oyunlar sözel zekaya hitap ederken, şarkılar ve danslar, müzik ve ritim zeka türüne, sayıların öğretildiği oyunlar ise matematiksel zeka türüne hitap edecektir.
Okul öncesi dönem, çocukların sürekli hareket halinde olduğu, belirli bir yerde uzun süre hareketsiz duramadığı dönemlerdir. Bu nedenle, oyunlarda çocukların aktif ve hareket halinde olmalarına fırsat verilmesi, hem oyunu hem de dili cazip hale getirecektir.
Yabancı Dil Öğretiminde Sanal Oyunlar
İnternet ve dijitalleşmenin en fazla katkı sunduğu alanlardan biri yabancı dil eğitimidir.
Dijital teknoloji alanındaki gelişmeler, bugün özellikle yabancı dil eğitim literatürüne iki yeni kavram kazandırmıştır. İngilizce, eğitim (Education) ve eğlence (Entertainmet ) kelimelerinden türetilen Edutainment kavramı, yabancı dil eğitimini eğlenceli bir hale getirmeyi ifade etmektedir. Bir diğer kavram olan Gamification ise, dili oyunlaştırarak öğretme prensibine dayanmaktadır.
Eğlendirici ve öğretici özellikteki dijital oyunlar, bugün özellikle okul öncesi çocuklara yabancı dil öğretirken kullanılan en etkili eğitim araçlarındandır. Pedagojik anlamda eğitsel ve öğretici bir içeriğe sahip sanal oyunların, yabancı dil öğretimine katkısı yadsınamaz. Özellikle,hem görsel hem de işitsel hafızaya hitap ediyor olmaları, çocukların yeni kelimeler öğrenmelerini, telaffuzlarını geliştirmelerini ve problem çözme becerileri elde etmelerini kolaylaştırmaktadır.
Bugün hem öğretmenler hem de öğrenciler için ücretsiz erişim imkanı sağlayan pek çok yabancı dil eğitim platformu bulunmaktadır. Khan Academy Kids, British Council Learn English Kids ve Duolingo Kids bunlardan sadece birkaçıdır.
Son Birkaç Söz
Prof.Dr. Tahirhan Aydın, Dil Öğretimi ve Oyun –Çoklu Zeka Teorisi Işığında adlı çalışmasında, yabancı dil öğrenmenin uzun soluklu bir çaba gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu bağlamda, okul öncesi dönemde oynayarak ve eğlenerek atılacak minik adımlar, ileriye yönelik büyük kazanımların temelini oluşturacaktır.

YKS Sınavına Psikolojik Olarak Nasıl Hazırlanmalı?
Bu yazıyı, YKS (Yüksek Öğretim Kurumu) sınavına girecek genç arkadaşlarımıza hitaben yazıyoruz ve başlığımızın içeriğini detaylandırmadan önce, onlara kısa bir mesajla seslenmek istiyoruz.
Sevgili genç arkadaşım, kardeşim, çocuğum, torunum,
İşte yine geldi çattı büyük an değil mi? Sadece birkaç gün kaldı sınava.
Hepinizin zihni, şansı ve yolu açık olsun.
Farkındayız, belki makul belki abartılı bir stres ve heyecan yaşıyorsunuz. Belki de psikolojik bir baskı altında olduğunuzu hissediyorsunuz. O kadar normal ki bu. Bizler de sizlerden farklı değildik inanın. Hayatımızın dönüm noktasındayız gibi hissettik. Bizler de “Ya başaramazsam” endişesini taşıdık.
Başarı…
Sınavlara yönelik kilit bir kelime olan başarının, nesnel bir tanımı olmadığını da biliyorsunuzdur elbette. Yani, her birimiz başarının ne ifade ettiği ile ilgili farklı cümleler kurabiliriz. Ancak, ne ifade etmediği ile ilgili, uzmanların hemfikir olduğu bir görüş var ki, paylaşmasak olmaz.
“Başarı, bir hayal sahibi olmak, o hayale doğru yürümek ve o hayali gerçekleştirmektir”.
Biz insanoğullarını diğer canlılardan ayıran tek özelliğimiz, düşünebilen varlıklar olmamız değil, aynı zamanda hayaller kurabilmemizdir. Büyük bir hayalperestin, hayalini gerçekleştirdiği bir ülkede yaşıyoruz hepimiz şu an. İşte bu yüzden, bir hayaliniz olsun ki, başkalarının sizin için kurduğu hayalleri yaşamak zorunda kalmayın.
Bir kaç gün sonra gireceğiniz YKS sınavının, hayallerinize ulaşmanızda güzel kapılar açması ümidi ile, iyi ki varsınız diyoruz.
Şimdi, YKS maratonunu sağlıklı ve başarılı bir şekilde tamamlamak için gerekli olan başlıkları sıralamaya başlayalım.
Sınav Kaygısı Ve Stresinizle Başa Çıkmak O Kadar Da Zor Değil.
YKS, sadece zorlu soruların değil, sınav kaygısı ve stresinin de üstesinden gelinmesi gereken, uzun soluklu bir maratondur ve güçlü bir psikoloji gerektirir.
Öncelikle, sınava yönelik hissettiğiniz kaygı ve yaşadığınız stresin, sürecin doğasına aykırı olmadığını kabul edin.
Kaygı, temelinde belirsizlik barındıran bir duygudur.
“ Sınavı başarabilecek miyim?
“ Hangi bölümü istediğimden emin miyim?”
“ Başka bir şehirde yaşayabilir miyim?”
gibi, belirsizliğe işaret eden sorular nedeni ile kaygı duyuyor olabilirsiniz. Belirsizliğin devam etmesi, kaygı, kaygı ise, hem bilişsel performansınızın düşmesine, hem de bedeninizin olumsuz sinyaller vermesine neden olacak stres yaratacaktır.
Başa çıkmak için ne yapabilirsiniz?
İşin uzmanları, böyle durumlarda görüntüyü biraz netleştirmenin faydalı olacağını söylüyorlar. Mesela, yukarıdaki soruların her birini bir kağıda ya da bilgisayarınıza yazıp, yanlarına da olası cevapları not etmek gibi. Böylece, belirsizlik durumu biraz da olsa ortadan kalkacağı için, kaygı duygunuz azalacaktır.
Hedefinizi Belirleyin Ve Rakibinizin Başkaları Değil, Kendiniz Olduğunu Bilin.
- Hangi derslerde güçlü, hangilerinde eksiksiniz?
- Eksikliklerinizi nasıl geliştirebilirsiniz?
- Özel derse ihtiyacınız var mı?
Bu soruların cevapları sadece sizde ve bu cevaplar üniversite ile ilgili hedefinizi belirlemenizde en büyük yardımcınız olacaktır. Bizim size önerimiz ise, gerçekçi hedefler belirlemeniz olacak. Herkes doktor ya da mühendis olamayacağı gibi, konservatuar okuyup, enstrüman virtüözü de olamaz.
Ve unutmayın!
YKS maratonunda rakibiniz kendinizsiniz. Rakiplerinize değil, önünüzdeki hedefe odaklanarak tamamlayabilirsiniz bu uzun soluklu yarışı.
Hayal Kurun Ve Kendinizi Motive Edin.
Hayal kurmak en iyi motivasyon yöntemlerinden biridir. Ancak hayaliniz, YKS sınavında başarılı olmak değil, kendiniz olmak olsun. Sonuç nasıl olursa olsun, sınav sonrası üzerinizden kalkacak baskıyı, sınavdan sonra yapacağınız tatili, üniversiteye ilk başladığınız ve mezun olduğunuz günü, edineceğiniz yeni çevre ve dostlukları ve hatta okuduğunuz bölümle ilgili bir işe girdiğinizi hayal edin.
Motivasyonunuzu artıracak bir diğer etkili yöntem ise olumlamadır. “Sınavda başarısız olacağım” yerine, “Çalıştım ve hak ettiğimi alacağıma inanıyorum” cümlesini sık sık tekrarlayın ve başaracağınıza dair inancınızı hep taze tutun.
Unutmayın!
Söyledikleriniz düşüncelerinize, düşünceleriniz ise duygularınıza etki edecektir.
Güçlü Bir Psikolojinin, Sağlıklı Bir Beden Ve Düzenli Uykudan Geçtiğini Unutmayın
Düzenli beslenme ve uykudan daha iyi bir stres savar olamaz.
Sınav süreci boyunca normal beslenme alışkanlığınızı devam ettirirken, özellikle protein ağırlıklı gıdalar ve bol su (en az 1,5-2 litre arası) tüketimini ihmal etmeyin. Kafein, stres düzeyini artırıcı bir etkiye sahip olduğundan, günlük çay, kahve tüketiminizi makul bir seviyede tutmaya gayret edin. Tuzlu gıdalardan da uzak durmaya çalışın. Zira aşırı tuz alımı, vücutta su tutulmasına, bu ise yorgunluğa neden olacaktır.
Ve en önemlisi!
Sınavdan birkaç gün öncesinde rutin beslenme düzeninizin dışına çıkmayın.
Sınav Gününe, Oyun Provası Yapan Tiyatrocular Gibi Hazırlanın
Sınav sabahı, ”Sınavda ne giysem? giriş belgemi bulamıyorum” gibi stres yaratacak durumların oluşmaması adına, kıyafetlerinizi önceden hazırlayın, sınav giriş belgeniz ile kimliğinizin yer aldığı dosyayı, evden çıkarken kolaylıkla alabileceğiniz bir yere koyun. Yanı sıra, sınava gireceğiniz kurumu önceden gidip görmeniz, hem sınav yerini içselleştirmenizi sağlayacak, hem de sınav sabahı ulaşım ile ilgili yaşayacağınız stresi azaltacaktır.
Sınav Ve Stres Sizi Yönetmesin, Siz Onları Yönetin
Kaygılanmayın!
Sınav salonundan içeri girerken, kalbinizin çarpması, ellerinizin titremesi, nefes almakta zorlanmanız, hepsi normal. Ancak, sınav esnasında da devam edebilecek bu olumsuz sinyalleri nasıl aşacağınızı bilmeniz de önemli. İşte birkaç ipucu.
- Stres ve heyecan karın ağrıları ile birlikte boşaltım sistemini uyaracağından, sınav salonuna girmeden önce mutlaka tuvalet ihtiyacınızı giderin.
- Dik oturun, elinizi göbeğinize koyun ve dörde kadar sayarak, burnunuzdan derin bir diyafram nefesi alın. Sonra altıya kadar sayarak, yavaşça aldığınız nefesi ağızdan verin. Sınav esnasında da uygulayabileceğiniz bu egzersiz, hem kalp atışlarınızı yavaşlatacak, hem de beyninize olumlu sinyaller gönderecektir.
- Ellerinizle çaprazlamasına kollarınızı sararak, parmaklarınızla kısa vuruşlarda bulunun. Tıpkı annelerin bebeklerini rahatlatmak için sırtlarına minik dokunuşlar gerçekleştirmesi gibi. Bu, sakinleşmenize yardımcı olacaktır.
- Kambur durmamaya gayret edin. Gerilmiş olan bedeninizi gevşetmek için, omuzlarınızı geriye iterek rahatlamaya çalışın.
- Zamanı iyi yönetilmek için, sınava en iyi olduğunuz bölümün sorularını çözerek başlayın. Takıldığınız sorularda “pass” demeyi bilin ki, sonrasında geri dönüp çözme imkanınız olsun.
- Biliyorsunuzdur ama bir kez de biz hatırlatalım. Çözdüğünüz her sorunun cevabını, sonraya bırakmadan optik forma kaydedin ki, kaydırma olmasın.
Bu Sefer Olmazsa İhtimalini Reddetmeyin
Sınav bitti ama umduğunuz gibi geçmedi mi?
Bu ne dünyanın, ne de hayallerinizin sonu.
Bebeklerden ilham alın. İlk düştüklerinde ayağa kalkmayı beceremeselerdi, yürümeyi asla öğrenemeyeceklerdi.
Şimdi izninizle, biraz da ailelerinize seslenmek istiyoruz.
Sınav Sürecinde Aile Desteğinin Önemi
Yazımızı, sınava girecek gençlerimize hitaben yazmış olsak da, siz sevgili anne babalara da birkaç mesajımız olacak.
- Sizler, çocuğunuzun ne öğretmeni ne de sınav koçusunuz. Onları yaşamları boyunca, her durumda ve şartta, karşılıksız ve kayıtsız şartsız seven kişilersiniz.
- Sınav sorumluluğunu çocuğunuz yerine siz üstlenmeyin. Sonuç ne olursa olsun, siz onları sadece ama sadece sevmeye, tercihlerine, kararlarına saygı duyup destek olmaya çalışın.
- Çocuklarınızın hayali sizin hayalinizden farklı olabilir. İzin verin onlar kendi hayallerini yaşasınlar. Sizden destek istedikleri her an yanlarında olacağınızı bilsinler.
- Sizin çocuğunuz, başka çocuklar ile kıyaslanamayacak kadar değerli ve özel. Onlara bunu sık sık hissettirin.
- Ne siz ne de çocuğunuz, sınavı “savaş ya da kaç” taktiği olarak görmeyin. Süreci normalleştirin. Rutin hayatınıza devam edin.
- Ve asla, sınav hazırlık döneminde üstlendiğiniz maddi sorumluluğu çocuklarınıza yansıtmayın.
Son Söz
Prof Dr. Sinan Canan, YKS sınav basamağını dürbünle bakarak aşmaya çalışırsak, basamağın devleşip bulanıklaşacağını ve ayağımızın takılıp düşeceğimizi söylüyor.
Kendimizi tekrarlamak pahasına da olsa, bir kez daha yineleyelim.
Başarının ölçüsü, sınavda kaç net çıkardığımız, sıralamada ilk beş binin içine girip giremediğimiz değil, kendimizi ve hayallerimizi ne kadar gerçekleştirdiğimizdir.
Sınavda hepinize başarılar diliyoruz sevgili gençler.

Özel Eğitimde Farkındalık ve Öğretmen Desteği
Eğitim hakkı, başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerde, en temel insani hak olarak kabul ve beyan edilmektedir. Bu hak kapsamında, ister genel ister özel olsun, eğitimin nihai amacı, bireye yeni bilgi, beceri ve anlayış kazandırarak, istenilen yönde davranış değişikliği oluşmasını sağlamaktır.
Bu yazımızda, zihinsel, bedensel, sosyal uyum ve iletişim anlamında, akranlarına kıyasla belirgin farklılık gösteren bireylerin özel eğitiminde, aile farkındalığı ve öğretmen desteğinin önemi üzerinde duracağız.
Özel Eğitim Nedir?
Özel eğitim, fiziksel, zihinsel, iletişimsel, sosyal ve duygusal gelişimlerindeki özellikler nedeniyle, normal gelişimden farklılık gösteren ve normal eğitim-öğretimden yararlanamayan, kısmen yararlanan veya yararlandığı hâlde destek programları ile eğitimlerini devam ettirebilen bireyler için; özel olarak yetiştirilmiş personel tarafından ekip anlayışıyla sunulan özel yöntem ve araçlarla gerekirse özel mekanlarda her özel gereksinimli grup için farklı olarak geliştirilmiş özel programlarla verilen eğitimdir. (Necate Baykoç Dönmez- Özel Gereksinimli Çocuklar ve Özel Eğitim-2012)
Yukarıdaki tanımlamadan yola çıkarak, özel eğitimin üç temel bileşenden oluştuğunu söyleyebiliriz.
- Özel yetiştirilmiş öğretmen
- Kişiselleştirilmiş (istisnai) eğitim programı ve yöntemleri
- Özel bir eğitim ortamı
Özel Eğitimin Amacı Nedir?
MEB Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği doğrultusunda, özel eğitimin amacı, Türk Milli Eğitiminin genel amaç ve temel ilkeleri esas alınarak; özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyaçları, yeterlilikleri, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kapasitelerini en üst düzeyde kullanmaları, üst öğrenime, meslek hayatına ve toplumsal yaşama hazırlamaktır.
Farklı bir anlatımla, özel eğitimin amaçlarını aşağıdaki şekilde ifade etmek de mümkündür.
- Özel öğrenme ihtiyaçlarına cevap verebilmek
- Bireyi toplumsal yaşama uyumlu hale getirmek
- Kişiye özel yetenek ve becerilerin maksimum düzeyde kullanabilmesini sağlamak
Özel Eğitim Neden Önemlidir
Sorunun cevabını “Çünkü” diyerek başlayıp, birkaç madde halinde sıralayalım.
- Temel insani hak olan eğitime erişimde fırsat eşitliği yaratır
- En büyük yenilgi ve engelin vazgeçmek olduğunu öğretir
- Bireyin fiziksel, bilişsel, sosyal ve iletişimsel anlamda yaşadığı güçlüklerin engele dönüşmesini önler
- Derinlerde saklı kalmış yetenek ve becerileri açığa çıkarır
Kimler Özel Eğitim Almalıdır?
Özel eğitimi normal eğitimden ayıran en önemli nokta, farklı öğrenme ihtiyacı gösteren bireylere yönelik verilmesidir. Dil ve konuşma problemleri, normalüstü ve altı zekâ gelişimi, işitme ve görme
engeli, otizm, disleksi hastalıkları, özel eğitim gerektirmektedir.
Yaygın Gelişimsel Bozukluk olarak da adlandırılan otizm, henüz tıbbi tanı ve tedavisi bulunmayan,
nörolojik bir gelişimsel bozukluktur. Genellikle, 2-3 yaş aralığında aileler tarafından fark edilir. En
önemli belirtileri arasında, göz teması kuramama, konuşmada gecikme, tekrarlayıcı davranışlar ve
çevreye karşı ilgisizlik sayılabilir.
Öğrenme güçlüğü olarak bilinen disleksi, okuma ve yazma fonksiyonlarında bozukluğa sebep olan bir diğer nörolojik rahatsızlıktır. Çoğunlukla, çocuk ilkokula başladığında okuma güçlüğü, heceleyerek okuma, harf ya da hece atlama, harfleri ve rakamları ters algılayıp yazma şeklinde kendini fark ettirir. Ancak, iki yaşına kadar basit kelime ve cümleler ile konuşmaya başlamamış çocukların, disleksik olma olasılığı da yüksektir.
Özel eğitim ihtiyacı gerektiren bir diğer rahatsızlık türü de konuşma bozukluğudur.
Yaygın olarak kekemelik, artikülâsyon bozukluğu, sesin perde ve rezonansı ile ilgili bozuklar şeklinde kendini gösteren bu hastalık, özel dil terapileri ile tedavi edilebilmektedir.
Özel Eğitimde Aile Farkındalığının Önemi
Çocuklarının yetersizlik ya da farklılığını utanç sebebi olarak hissetmek, onları toplumsal yaşam ve sosyal çevreden izole etmek, ailelerin kendi elleriyle çocuklarına verebilecekleri en büyük zarardır.
Özel eğitimin hedeflenen amaca ulaşmasında en önemli etmenlerden biri, farkındalığı yüksek ailelerdir. Anne ve babaların, yetersizliği ya da engeli ile çocuklarını olduğu gibi kabul ediyor olması,
farkındalık anlamında atılacak ilk adımdır.
- Özel gereksinimli bir çocuğum olduğunu kabul ediyorum
- Onun eğitim ve öğrenme ihtiyaçlarının farkındayım
- Çözüm olduğunu biliyorum
- Yalnız ve çaresiz değilim
- Benim de desteğe ihtiyacım olabilir
- İşbirliğine hazırım
bilinç düzeyinde geliştirilecek aile farkındalığı, özel eğitimin olmazsa olmazları arasındadır.
Özel Eğitimde Öğretmen Desteği
Özel öğrenim gereksinmelerine sahip bireyler ile çıkılacak uzun soluklu eğitim yolculuğunda, dümenin başındaki kaptan, sabır, hoşgörü, sezgisel güç, gelişmiş espri anlayışı sahibi özel eğitim öğretmenleridir.
Özel eğitimde başat rol, iyi eğitim almış ve alanında uzmanlaşmış öğretmenlere düşmektedir. Bireyin öğrenme ihtiyacına uygun eğitim programı hazırlamak, hazırlanan programları bilimsel metot ve araçları kullanarak uygulamak, aile ve yakın çevreyi eğitim sürecinin bir parçası haline getirmek, özel eğitim öğretmenlerinin temel görevleri arasındadır..
Bitirirken
Özel gereksinimli bireylere eğitim hakkının teslim edilmesinde en önemli görevi, farkındalığı gelişmiş aileler ile birlikte, özel eğitim öğretmenleri üstlenmektedir
Tekrar vurgulayalım!
Özel eğitim, yetersizliklerin engele dönüşmesini önleyen, saklı kalmış yetenek ve becerilerin gün yüzüne çıkmasını sağlayan sihirli bir dokunuştur.

Yüzme Eğitimi
Yüzme Sporu ve Sağlık
Yüzme, her yaştan insan için eğlenceli bir aktivite olmasının yanında ömür boyu devam edebileceğiniz harika bir spordur. Formda ve sağlıklı kalmanın en eğlenceli yollarından biri olan yüzmenin fiziksel ve zihinsel birçok yararı vardır.
Yüzme tüm vücudu suyun direncine karşı çalıştırdığı için benzersiz bir egzersiz olmakla birlikte vücudumuzda bulunan neredeyse tüm kasları çalıştırır. Kalp atışını ve akciğerleri hızlandırır. Kaslara dayanıklılık ve kütle kazandırır. Yüzme kardiyovasküler sisteminizi çalıştırmanın mükemmel bir yoludur. Kan basıncını düşürmeye ve kan şekerini düzenlemeye yardımcı olur. Yüzme vücudun koşu ile aynı düzeyde kalori yakmasını sağlar ve düzenli olarak yapılan her spor dalında olduğu gibi yüzme de geceleri daha rahat ve kaliteli bir uyku uyumanıza yardımcı olur. Bilindiği üzere yaşlı bireylerin yaklaşık %50’si uykusuzluk problemi yaşamaktadır. Yapılan araştırmalar yüzmenin uykusuzluk problemi üzerinde pozitif etkileri olduğunu ortaya koymuştur. Yüzmenin olumlu etkileri sadece fiziksel değil zihinsel sağlığımız içinde oldukça önemlidir. Yüzme stresi azaltır ve depresyon, demans gibi bazı psikolojik rahatsızlıkların önlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Su Korkusu
Su korkusu, diğer adıyla hidrofobi, bazı insanların denizler, göller, havuzlar ve akarsular gibi büyük su kütlelerinden kaçınmasına neden olan oldukça can sıkıcı bir durumdur. Doğru teknikler uygulandığında su korkusunu yenmek mümkündür. Su korkusunu yenmek için öncelikle suda güvenli bir alan oluşturulup doğru bir nefes çalışması ile korku ve panik duygusu hafifletilir. Daha sonra bu güvenli alan aşamalı olarak genişletilerek ilerleme kaydedilir. Ancak bu çalışma kesinlikle bir profesyonel eşliğinde yapılmalıdır. Hidrofobinin yenilmesi kişinin kendine olan güveninin artmasını sağlarken korku, panik ve stresin azaltılmasına yardımcı olur.
Kişiye Özel Eğitimin Faydaları
Yüzme bir temel yaşam becerisidir. Sağlığımız için birçok faydası olan bu eğlenceli sporu, doğru ve güvenli bir şekilde yapabilmek için iyi bir eğitim almak oldukça önemlidir. Profesyonel bir eğitmen yardımı olmadan öğrenilen yüzme, tekniklerin tam olarak öğrenilmemesi sebebiyle hem daha yorucu olur hem de istenilen performans elde edilemez. Hatta kişinin hayatını tehlikeye girebilir. Su içerisinde vücudun dengesinin nasıl sağlanacağı, vücudun duruşu, kol ve bacak hareketlerinin nasıl olması gerektiği ve doğru nefes tekniği yüzme için mutlaka öğrenilmesi gereken konulardır. Bu teknikleri bilmeden yüzen kişi gereksiz yere çok fazla efor sarf eder ve çabuk yorulur. Özel yüzme dersleri ile temel ve ileri seviye teknikleri birebir profesyonel bir eğitmenden alarak yüzme sporunu daha güvenli bir şekilde yapabilir, belki de kariyerinize bu alanda devam edecek bir düzeye gelebilirsiniz.
Teknik Bilgilerin Önemi
Yüzmeyi doğru bir şekilde öğrenmek size, suda hayatta kalma yeteneğini kazandırır. Bu yetenek bazen sizin veya bir başkasının hayatını kurtarabilir. Yüzme genellikle ebeveynler tarafından çocuklara öğretiliyor olsa da profesyonel yüzme teknikleri bize yüzme hakkında çok az şey bildiğimizi gösterir. Doğru kulaç atma teknikleri, doğru nefes alma ve tüm vücudun senkronize olarak hareket ettirilmesi gibi temel konular bu konuda uzman kişilerden öğrenilmelidir. Ayrıca denizde yüzmenin riskleri ile ilgili tüm teknik bilgilerin öğrenilmesi hayati önem arz etmektedir. Denizde kum çekmesi, tehlikeli su akıntıları gibi potansiyel riskler profesyonel yüzücüler için bile hayati risk taşımaktadır. Bu yüzden yüzme sporunun profesyonel kişilerden öğrenilmesi çok önemlidir.
Hadi Yüzme Stillerine bakalım?
Profesyonel yüzme yarışları dört farklı stilde yapılır. Bunlar Serbest Yüzme, Kelebek, Sırt ve Kurbağalama’dır. Her stilin kendine özgü teknikleri vardır. En temel olan ve ilk öğrenilmesi gereken serbest yüzmedir. Ayrıca tüm yüzme stilleri içinde en hızlı ve en karmaşık olan stildir. Serbest yüzmede çekiş mekaniği bir sağ bir sol kol ve buna yardımcı olarak ayak vuruşları ile sağlanmaktadır. Kelebek, tüm yüzme stilleri içinde en zor olan stildir. Çok iyi teknik bilginin yanında ciddi oranda güç ve dayanıklılık gerektirmektedir. Kelebek stilde çekiş mekaniği her iki kolun aynı anda senkronize hareketi ile sağlanır. Sırtüstü yüzme tekniğinde ise kolların hareketi serbest yüzmedekine benzerdir ama vücudun konumu tam tersi olarak sırtüstü yatar şekildedir. Kurbağalama stil tüm yüzme stilleri içinde en yavaş olan tekniktir. Çekiş mekaniği geniş kol ve bacak hareketleri ile sağlanır. Yüzme eğitimi ile temel yüzme tekniklerinin yanı sıra farklı yüzme stillerini de öğrenip profesyonel bir yüzücü olabilirsiniz. Yüzmeyi doğru bir şekilde öğrenerek hem yeni bir hobi edinmiş olursunuz hem de ömür boyu uygulayabileceğiniz sağlıklı bir aktivite edinmiş olursunuz.